Güney Afrika’da Zenci Sikmek! (1)
Eylül 30, 2024Güney Afrika’da Zenci Sikmek! (1)
(Davut 41 Y., Cape Town / Güney Afrika)
Çalıştığım firma yıllardır Güney Afrika’ya ihracat yapıyordu. Oradaki işlerimizi yerel bir firma üzerinden yürütüyorduk. Ancak bazı sorunlardan dolayı firma ile olan sözleşmemizi yenilememe kararı aldık. Orada bir temsilcilik açmaya karar verince firmadan birinin Güney Afrika’ya gitmesi ve yerleşmesi konusu gündeme geldi. En yakın aday bendim. Beklediğim gibi de oldu ve kısa süre sonra Güney Afrika’ya yerleştim. Daha önce de defalarca gelmiştim buraya.
Yerel rehberim ve danışmanım Kwanele adında bir adamdı. Firmanın kuruluşu, temsilciliğin açılması, yeni personellerin alınması, ticaret odası ve belediye ile olan işlerde elim ayağımdı. Çok yakın arkadaş olmuştuk. Arkadaşlığımızın nişanesi olarak birkaç kez evine davet etmişti, ama her seferinde bir aksaklık olduğundan gidememiştim. Ama en sonunda bir akşam evine gittim.
Kwanele 6 çocuk babası bir adamdı. Bahçe içinde tek katlı, gecekondu tipi bir evde oturuyordu. Ancak buradaki siyahların yaşam koşullarını az çok bildiğimden evi modern ve temiz sayılırdı. Karısı kısacık saçlı Amahle adında genç bir kadındı. Kadın etek giymese bir erkek sanılabilirdi. Kwanele henüz 30 yaşındaydı ama şimdiden 6 çocuk babasıydı, üstelik 26 yaşındaki karısının yedinci çocuklarına hamile olduğunu söyledi. Amahle çok temiz ve düzenli bir kadındı. Güzel yemekler yapmıştı. Çokça geldiğim bu ülkede yerel tatlara alışmıştım, o nedenle pek zorluk çekmedim.
Amahle’nin yanında ona yardım eden gencecik bir kız vardı. Shavina adındaki kız Kwanele’nin baldızıydı. Beraber yaşıyorlardı. Kwanele Shavina’nin üniversitede okuduğunu söyledi. Shavina hukuk fakültesinde okuyordu, ileride avukat olmak istediğini söyledi. Eğitimli, kültürlü bir kızdı. Eniştesinin zor anlaşılan İngilizcesine karşın onunki akıcı ve düzgündü. Ablasının kısacık kirpi gibi saçlarına karşın kendisinin kıvırcık uzun saçları vardı. Zenci güzeli, uzun boylu, incecik fidan gibiydi. Bu fizikle Türkiye’de mankenlik yapabilecekken Güney Afrika’da basit, fakir bir hayat sürüyordu.
Yemekte ona bizim firmada part-time çalışıp çalışamayacağını sordum. Hukuk konularında bana danışmanlık yapabilirdi. Kwanele teklifime çok sevindi, Shavina ise derslerini aksatabileceği gerekçesiyle pek sıcak bakmadı. Ancak, “Ne zaman gelip gideceğine sen karar verirsin, çalışma saatlerini kendine göre ayarlarsın!” dediğimde kabul etti. En azından eline biraz para da geçmiş olacaktı. Shavina birkaç gün sonra çalışmaya başladı. Kendisinin böyle bir firmada ilk iş deneyimi olduğu için biraz zorlandı, ama kısa zamanda alıştı. Güney Afrika kırsalında yaşayan anne babası ile çiftçilik yapmıştı, zorluklara göğüs germesini bilen bir kızdı.
İstanbul’daki hayatımla Güney Afrika’daki hayatım arasında dağlar kadar fark vardı. Burada bütün günüm ve gecem iş olmuştu. Sürekli görüşmeler, seyahatler, toplantılar oluyordu. Sadece Güney Afrika Cumhuriyeti değil, Afrika’nın güneyindeki diğer ülkelerle olan ilişkileri de ben yürütüyordum. Oralara da ihracat yapmayı planlıyorduk çünkü…
En çok eksikliğini hissettiğim şey kadındı. Geleli birkaç ay olduğu halde bir kadına dokunmamıştım henüz. Şirketin benim için kiraladığı villada tek başıma yaşıyor, koca evde pørnø izleyip bol bol 31 çekiyordum. AIDS çok yaygın ve büyük bir problem olduğundan, yoldan alıp eve getireceğim bir kadından hastalık kapabilirdim. Ki yolumun üstünde her akşam, genç yaşta siyah kızların ve kadınların arabama işaret etmeleri olağan bir haldi. Bu konuda Kwanele’den yardım istedim sonunda.
Gülerek, “Daha önce söyleseydin yardımcı olurdum!” dedi. Tanıdığı birkaç beyaz hayat kadını olduğunu söyleyince, “Ben beyaz değil siyah bir kadın istiyorum!” dedim. Senelerdir geldiğim ve artık yerleştiğim bu ülkede bir zenci sikmek istiyordum. Sözlerim ona tuhaf gelmedi, aksine siyah bir kadının yatakta beyaz bir kadından daha iyi olduğunu söyledi. Kendisinin karısından hariç bir de sevgilisi olduğunu o zaman öğrendim ve çok şaşırdım. 18 yaşında bir kız olduğunu, üstelik komşusu ve yakın bir arkadaşının kızı olduğunu çekinmeden söyledi. “10 Rand verip sikiyorum!” dedi simsiyah yüzünde parlayan beyaz dişlerini göstere göstere.
10 Rand dediği 5 lira bile değildi. Güney Afrika’ya kaçak yollarla çalışmaya gelen Kongolu ya da Zambiyalı kadınlar olduğunu, onları bir öğün yemek ya da bir kutu kola karşılığı siktiğini söylediğinde şaşkınlığım daha da arttı. “Var mı tanıdıkların, bana ayarlayabileceğin birileri?” dediğimde, elini bir Türk gibi havada sallayıp, “Çok var, ben gönderirim senin eve bu akşam. Ne kadar vermek istersen o kadar verirsin, ama çok cömert olma. O zaman seni kullanmaya kalkarlar!” dedi dostça omzuma vurarak. Tabii bu arada kondom kullanmam gerektiğini de söyledi. “Benim göndereceğim kız temizdir, korkma, ama hamile kalmamalı!” dedi açıklamada bulunarak.
Akşam saat on gibi evin kapısına vuruldu. Büyük bir heyecanla açtım kapıyı. Karşımda genç bir kız duruyordu. Simsiyah, uzun boylu, zayıf, tıpkı Amahle gibi kısacık siyah saçları vardı. Dimdik ve şişkin memeleri olmasa bir erkekten farkı yoktu. Siyah daracık bir kot pantolonla kırmızı bir tişört giymişti. Ayağında parmak arası terlikler vardı. Göz akları kapkara yüzünde geceyi aydınlatan deniz feneri gibi parlıyordu.
Elleri önünde kenetli halde çekinerek bakıyordu bana. İçeri davet ettim. Bir şey demeden geçti içeri. Böyle bir eve ilk defa gelmiş gibi dikkatle baktı her tarafa. “Otursana!” dedim elimle göstererek. Büyük beyaz koltuğa oturdu. “Adın ne?” diye sorduğumda, oldukça bozuk ve zor anlaşılır bir İngilizce ile, “Benim adım Dayana!” dedi heceleyerek. “Nerelisin, kaç yaşındasın?” diye sordum bu kez. Kongolu ve 20 yaşında olduğunu söyledi.
Kwanele bir yemek karşılığında siktiği kızı mı göndermişti yoksa? “Bir dakika!” diyerek mutfağa geçtim ve onu aradım. Telefonu açınca, “Sen Kongolu bir kız göndermişsin, yemek karşılığı siktiklerinden mi bu?” dediğimde, “Evet, ama ben onunla daha önce beraber olmadım. Başka bir arkadaşı ayarladı onu. Bu kızın çok paraya ihtiyacı olduğu için onu söyledi. Ama o da iyi kızdır, Kongolular çok iyidir, memnun kalırsın!” dedi. “Ne kadar kalacak peki, bunlar nasıl çalışıyor, saat hesabı mı?” dediğimde, “Sen ne kadar istersen o kadar kalır, istersen sabaha kadar kalır. Ama çok fazla para verip de alıştırma bunları!” dedi. “İyi tamam!” dediğimde, “İyi eğlenceler patron!” diyerek kapattı telefonu.
Döndüğümde Dayana bıraktığım gibi oturuyordu. “Karnın aç mı, bir şey yemek ister misin?” dediğimde başını yok anlamında salladı. Hayatımda ilk defa zenci bir kadınla birlikte olacaktım. O nedenle büyük bir heyecan yaşıyordum, ama hafif bir tırsma durumum da vardı. Dayana’nın temiz olup olmadığını bilmiyordum. Yatağa girmeden önce yıkanmasının daha iyi olacağını düşündüm. “Banyo yapmak ister misin?” dediğimde anlamadı. Saçlarımı yıkar gibi yaptığımdaysa, “Okey!” dedi ve kalktı.
Üst kat merdivenlerini gösterdim. Yukarıda büyük bir banyo vardı, içinde hem duş hem de küvet olan büyük bir banyoydu. Kapıyı açıp içeri geçmesini istedim. Büyük pencerenin perdelerini çektim. İşaret ederek soyunmasını istediğimde pantolonunu çıkardı. Pembe renkli bir külot giymişti. Onu da indirdiğinde sık siyah kıllarla kaplı amı çıktı ortaya. Tişörtünü çıkardıktan sonra beyaz sutyenini açıp çıkardı. Tüm kıyafetlerini lavabonun yanındaki dolabın üstüne koydu. Çırılçıplak önümdeydi. Memeleri birer büyük portakal gibiydi, siyah etli uçları yukarı bakıyordu. Bacaklarında, karnında, kollarında kıl veya tüy yoktu. Bitter çikolata gibi bir kızdı Dayana.
Aylar sonra ilk defa çıplak bir kadın görüyordum. Kızın kara vücuduna nazaran amının etli ve büyük dudakları daha da karaydı. Duşun altına geçmesini istediğimde içine girdi. Suyu kendisi açtı. Bu sırada ben de soyundum. Sıcak su üzerimizden akarken Türkiye’den getirdiğim lifi iyice sabunlayıp şampuanladım. “Ben yapabilir miyim?” dedim lifi göstererek. Başını olur anlamında sallayınca kara vücudunu sabunlamaya başladım. Tabii bu arada yarağım kazık gibi olmuş, önümde sallanıyordu.
Dayana’nın zayıf, narin bedenini nazikçe sabunlarken kara vücudu beyaza dönmüştü. Teni bir beyazınki gibi yumuşak değildi, hafif pütürlü gibiydi ya da bana öyle gelmişti. Kendine has kadifemsi bir dokusu vardı. Amını, götünün sert ve kalkık yanaklarını bol bol sabunlayıp temizledim. Kısacık saçlarını yıkarken memelerini okşadım. Amının dudakları gibi kapkara etli meme uçlarına dokunduğumda kendimden geçer gibi oluyordum.
Yıkanmamız biterken bornozu alıp uzattım. Bununla kurulandı iyice. Elini tutup yatak odasına geçtik. Kwanele’nin ayarladığı bir kadın haftada birkaç gün temizlik için geliyordu. O gün de gelmiş ve yatak odasını güzelce toplamıştı. Büyük yatağın üzerini açtım. Dayana uzandı yatağa, bembeyaz çarşafın üzerinde siyah biçimli vücudu ile duruyordu. Yanına uzandım, yanaklarını öptüm birkaç sefer, ardından siyah etli dudaklarını öpmeye başladım. Öpüşme konusunda iyi değildi ama soğuk da davranmıyordu. Sağ eli alta kaymış yarağımı okşamaya başlamıştı bile.
Dimdik etli uçlu memelerini emerken sağ elimi amına attım. Bir zencinin amına ilk defa dokunuyordum. Etli dudaklarını sıkarken sık ve diken gibi kılları batıyordu elime. İnce uzun bacaklarını açtığında orta parmağımı soktum içine. Beyaz bir kadının amından hiç farkı yoktu, sımsıcaktı. Dışının olanca karalığına karşın içi pembe pembeydi. Parmağımı içinde götürüp getirmeye başladığımda hafiften gerildiğini fark ettim. Her iki memesini de emiyor, dişliyordum. Parmağım amında gidip geldikçe ıslanmaya başlamıştı.
Yarağım dimdik vaziyetteydi. Dayana amatörce okşayıp duruyordu yarağımı. Derken yerinde kıpırdadı, bir şeyler söyledi ama İngilizce değildi, kendi yerel dilindeydi. Elimi amından çektiğimde doğruldu, beni omuzlarımdan bastırarak yatağa sırt üstü uzandırırken aşağı kaydı dizlerinin üstünde ve meraklı bakışlarım arasında yarağımı ağzına aldı. Kalkık yarağımı dibinden tutmuş yoğun bir saksoya başlamıştı. Dayana öpüşme konusunda iyi değildi ama saksoyu iyi beceriyordu. Yarağımı nerdeyse boğazına kadar sokup çıkarıyordu. Ancak yüzünde hiçbir ifade yoktu. Bir makine gibi duygusuz, bir şey hissetmeden yapıyordu bunu.
Ellerini yatağa koymuş, başını kaldırıp indirerek saksosuna devam ederken ben bir an önce amına girmek için sabırsızlanıyordum. Ona durmasını söylediğimde başını kaldırdı. “Tamam, bu kadar yeterli!” dediğimde, “Okey!” dedi ve dörtayak üstüne domaldı çabucak. Daha önceden yatağın yanına koyduğum kondomu açtım ve çabucak taktım. Afrikalı erkeklere göre üretilen kondom benim yarağım için uzun ama biraz dar gelmişti. Gene de arkasına geçtim hemen.
Dayana incecik belini iyice eğmiş, bacaklarını ayırmıştı. Yarağımı tutup amına sürttüm bir süre. Kapkara göt yanaklarından kavradım ve yavaşça soktum içine. Enfes bir duyguydu, yarağım genç bir zencinin amına girmişti. Bir süre o şekilde bekledikten sonra ağır ağır, hissede hissede amında gidip gelmeye başladım. Dayana gene duygusuz halini sürdürüyordu. Amı yarağımı dibine kadar alıyordu. Afrikalıların kol gibi yaraklarını yiye yiye iyice dipsiz bir kuyuya dönmüştü sanki amı. Ancak darlık konusunda hoşuma gitmişti. Amı dardı ve aldığım zevkin katlanmasına sebep oluyordu.
Hareketlerim gittikçe hızlanırken Dayana’nın göt yanaklarını okşayıp sıkıyordum durmadan. Göt yarığının ortasında kılsız, kapkara ve daracık göt deliği duruyordu. Başparmağımla bastırdım götüne, onu götünden de sikmek istedim. Uzun zamandır bir kadını sikmemiş olmanın heyecanıyla bu ilk sikişimiz uzun sürmedi. Kendimi kaybetmişçesine boşaldım amına. Yarağımı çıkardığımda Dayana bir çırpıda doğruldu ve yatağa uzandı. Döllerle kaplı yarağıma bakıp gülümsedi. Geldiğinden beri ilk defa yüzü gülüyordu. Bana, “Hoşuna gitti mi?” diye sorunca, “Gitti!” dedim.
Ebeveyn banyosuna geçip kondomu çıkarıp attım. Çişimi yapıp kısa bir duş aldıktan sonra yatağa döndüm. Ona sabaha kadar kalıp kalamayacağını sordum. Hiç çekinmeden “Okey, problem değil!” dedi. Para konusunda hiçbir şey söylememişti geldiğinden beri. Belki de Kwanele bunu problem yapmamasını söylemişti.
Başını göğsüme koydu. Ona ne iş yaptığını, ne zaman geldiğini, ailesi ile görüşüp görüşmediğini sordum. Bozuk İngilizcesi ile burada bir fabrikanın paketleme bölümünde 2 yıldır çalıştığını, Kongo’da küçük bir köyde yaşadığını, ailesinin de halen orada olduğunu söyledi. Onlara her ay para gönderiyordu. Ne kadar maaş aldığını sorduğumda kaçak olduğu için çok düşük para verdiklerini, aylık 400 Rand aldığını söyledi. Gerçekten çok düşük bir paraydı bu.
Dayana acıktığını söyleyince, “Tamam, yemek yiyelim o zaman!” dedim. Ben şortla tişört giyerken o çırılçıplak bir halde aşağı indi. Dolapta hazır pizza vardı. Mikrodalga fırına koyup ısıtırken o etrafa bakınıyordu. Birkaç dakika sonra pizzayı önüne koydum, bir de kola verdim. Aç bir kurt gibi saldırdı yemeğe. Kısa sürede silip süpürdü hepsini.
Yeniden yatak odasına çıktık. Ona kendisini götten sikmek istediğimi, sakıncası olup olmadığını sorunca, omuzlarını silkerek, “Okey, problem değil!” dedi. Kızın bu umursamaz tavrı hoşuma gitmişti. Oysa Türkiye’de birlikte olduğum kadınlara, “Götten de istiyorum!” dediğimde pek çoğundan dayak yemediğim kalıyordu.
Dayana bu kez sırt üstü uzandı, bacaklarını ayırdı iyice ve havaya kaldırıp geriye attı. Yarağım sertleşmişti zenci bir kadının götüne gireceği için. Kırmızı kondomdan taktım yarağıma ve iki eliyle açıp ortaya çıkardığı götüne bastırmaya başladım. Dayana’nın daracık görünen göt deliği birden açılmaya başladı. Yarağım ağır ağır içine girerek kayboldu. Amından daha fazla zevk vermişti bu.
Daracık göt deliğinde gidip gelmeye başladığımda, Dayana’nın dudakları titremeye, onları ısırmaya başladı. Biraz acı duyuyordu belki, ama yine de çok fazla olmadığı aynı duygusuz halinden anlaşılıyordu. İncecik bacaklarını ayak bileklerinden kavrayarak götünde gidip gelmeye başladım. Dayana’nın elastik bir vücudu vardı, sanki içinde kemik yokmuş gibiydi. Göt deliği tıpkı amı gibi boydan boya alıyordu yarağımı içine. Büyük zevk alıyordum.
Biraz önce erkenden boşalmanın sonucu şimdi rahattım. Kendimi kasmadan iliklerime kadar hissediyordum bu zevki. Dayana’nın göt deliği lastik gibiydi, yarağımın hareketleriyle beraber genişleyip daralıyordu. Yüzündeki ifade değişmeye başladı yavaş yavaş. O duygusuz, hiçbir şey hissetmiyormuş gibi görünen halinin yerini acı dolu bir ifade aldı. Gözlerini üstüme dikmişti.
Göt deliğine kökledikçe hırıltılı sesler çıkartmaya başlamıştı. Aralık dudaklarından dökülüyordu sesler. Yine de yarağımı çıkartmam için hiçbir şey söylemiyordu. Daha önce götünden pek sikilmemişti belli ki. Kara göz bebekleri büyümüş, bembeyaz göz akları kızarmıştı. Artık acıdan kıvranmaya başlamıştı Dayana, ama götünden çıkmaya niyetim yoktu. Böylesi bir zevki kaçırmak istemiyordum.
Bacaklarını omuzlarıma atıp, onu kendime çektim biraz daha. Hareketlerimi hızlandırdım. Onun acı iniltilerine karşılık benden zevk iniltileri çıkmaya başlamıştı. Gözlerini üzerimden ayırmadan bakıyordu bana. Bir an önce boşalıp götünden çıkmamı istiyor gibiydi. Simsiyah yüzü terlemişti. Oysa benim boşalmama daha vardı. Yine de daha fazla acı çekmemesi için çıkardım yarağımı götünden. O an bir ferahlama hissetmiş gibi ağzını açtı. Kara göt deliği açılmış, genişlemiş ve içinin kızıllığı ortaya çıkmıştı.
Ona az önceki gibi domalmasını söyledim. Bir şey demeden doğruldu, bacaklarını ayırarak domaldı. Arkasına geçtim, uzun kondom daracık göt deliği nedeniyle yapışmıştı yarağıma. Göt deliğinin ağzına tükürdüm birkaç sefer. Beyaz tükürüklerim kara deliğin ağzından içeri akıp kızıllığın içinde kaybolurken bastırdım yarağımı. Dayana kollarını iki yana açmış, yüzünü yatağa yapıştırmıştı. Göt yanaklarını sıkıca kavrayıp götünde gidip gelmeye başladım. Tükürüğüm işe yaramış gibiydi, şimdi Dayana’dan ses çıkmıyordu. Götünde daha rahat ve hızlı hareket edebiliyordum. Gene taşaklarıma kadar giriyordu içine.
Kalbimin atışları giderek şiddetlenmeye başladı. Nefes alışverişlerim kuvvetleniyordu. Sonunda öncekinden daha büyük bir zevkle boşaldım götüne. Harika bir duyguyu tüm bedenimle hissetmiştim. Bir süre daha kaldım götünde, öylece bekledim. Dayana’dan ses seda çıkmıyordu, ama aldığı nefeslerle hareket eden ince kaburgalarını görüyordum. Sonunda götünden çıktım. Deliğin ağzı genişlemişti, kendiliğinden açılıp kapanıyor gibiydi. Dayana yavaşça doğruldu, küçük bir inilti çıkardıktan sonra uzandı yatağa sırtüstü, bacaklarını açtı iyice.
Banyoya geçtim, kondomu çıkarıp attım. Sıcak suyun altında bu kez daha uzun süre kaldım. İçeri geçtiğimde Dayana aynı şekilde duruyordu. “Sabaha kadar kalmamı istiyor musun?” diye sorunca, “Evet, benimle kal, sabah seni işe ben götürürüm!” dedim. Beyaz dişlerini göstererek gülerken, “Okey!” dedi ve banyoya geçti. O banyoda yıkanırken ben de yatağa uzandım. Buraya gelmekle iyi yapmıştım, hayatımda yeni bir sayfa açılmıştı.
Biraz sonra Dayana geldi. Başını göğsüme koyarak sarıldı. Bir süre sonra, “Yine sikecek misin?” diye sorunca, başımı sallayıp, “Hayır!” dedim. İki posta sikmiştim, başlangıç için yeterliydi. Cevabım onu mutlu etmiş olmalıydı ki göğsümü öpüp, “Benim uykum geldi!” dedi gülerek. “Tamam, benim de geldi zaten!” dedim. Birbirimize sarılı halde uyuduk.
Sabah 06:30’da Dayana’nın dürtmesi ile uyandım. İşe gitmesi gerektiğini söyledi. “Tamam!” dedikten sonra kalktım. Beraber giyinip hazırlandık. Cüzdanımı çıkarıp 50 Dolar uzattığımda gözleri kocaman açıldı. “Bu fazla!” dedi, ama uzun ince parmaklarını uzatıp parayı elimden kaptı. Ona bir aylık maaşından daha fazla ödeme yapmıştım. Bana telefon numarasını verdi, ne zaman istersem arayabileceğimi söyledi. Dudaklarından öperken dün gece duygusuz davranan Dayana bu kez karşılık verdi. Onu dediği yerde indirdim. Arabadan inip el sallayarak uzaklaşırken ben de yoluma devam ettim.
İşe gittiğimde Kwanele yanıma gelip, “Nasıl geçti patron?” diye sordu gülerek. “Güzeldi, sağ ol, güzel kızmış!” dedim omzuna vurup. Benim için pezevenklik yapmış olması onu gururlandırmıştı sanki. İlerleyen günlerde kendisine yine işimin düşeceğini söylediğimde, “Her zaman patron!” dedi…
[Davut]
Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32